İttihatçılar, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde önemli bir rol oynamış ve günümüzdeki bazı düşünce akımlarına ilham kaynağı olmuştur. Bu yazıda, İttihatçıların tarihsel süreçteki etkileri ve günümüzdeki yansımaları ele alınacaktır. Özellikle, Sultan Abdülhamit dönemindeki siyasi atmosfer ve İttihatçıların bu süreçteki etkileri üzerinde durulacaktır.
İttihatçıların, Osmanlı İmparatorluğu'nu kurtarma amacıyla hareket ettikleri biliniyor. Ancak, bu hareketin sonuçları, tarihsel olarak tartışmalıdır. İttihatçılar, Sultan Abdülhamit'i tahttan indirerek Meşrutiyeti ilan ettirdiler. Bu süreç, birçok farklı düşünce akımının bir araya gelmesiyle gerçekleşti. İslamcılar, Türkçüler ve Batıcılar, Abdülhamit düşmanlığı etrafında birleşti.
İttihatçıların yönetiminde, Osmanlı Devleti Balkan Savaşlarına girdi ve bu savaşlar sonucunda Balkanlar kaybedildi. Enver Paşa'nın liderliğinde, Osmanlı Devleti Birinci Cihan Savaşına sokuldu. Bu süreç, imparatorluğun çöküşüne giden yolu açtı. İttihatçıların yönetimindeki devlet, büyük bir krizle karşı karşıya kaldı ve bu durum, halk arasında büyük bir huzursuzluğa neden oldu.
İttihatçıların lider kadrosu, savaşın getirdiği yıkımın ardından kaçış yolunu seçti. Enver, Talat ve Cemal Paşa, İstanbul Boğazı'ndan bir Alman denizaltısıyla kaçarken, Sultan Abdülhamit'in dış politikadaki dehasının anlaşılamadığını ifade ettiler. Bu durum, İttihatçıların tarihsel olarak nasıl bir miras bıraktığını sorgulatmaktadır.
Günümüzde, İttihatçılara özenen birçok düşünce akımı bulunmaktadır. Bu akımlar, Türkiye üzerinde çeşitli değişiklikler yapma arzusunu taşımaktadır. Bugün de, Cumhur İttifakı'nın karşısında yer alan gruplar, Türkiye'nin dış politikasını sorgulamakta ve eleştirmektedir. Bu durum, geçmişteki İttihatçıların benzer bir tavır sergilediği ile paralellik göstermektedir.
Türkiye'nin dış politikası, günümüzde de tartışma konusudur. Suriye, Libya, Azerbaycan ve Akdeniz gibi bölgelerdeki varlık, bazı kesimler tarafından sorgulanmaktadır. Bu eleştiriler, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerdeki stratejisini anlamayan bir bakış açısını yansıtmaktadır. Türkiye'nin karşılaştığı tehditler göz ardı edilmekte ve bu durum, ülkenin güvenliğini tehlikeye atmaktadır.