Konfeksiyon yan sanayi sektörü, maliyetler ve ithal ürün baskısı nedeniyle zor günler geçiriyor. KOSGEB desteğinin tüm sektöre yayılması talep ediliyor. Sektör, istihdamı korumak için acil önlemler bekliyor. Yaklaşık 5 bin firmanın üretim yaptığı bu sektörde, KOBİ’lere sağlanan desteklerin genişletilmesi gerektiği vurgulanıyor.
KOSGEB tarafından sağlanan desteklerin, tüm konfeksiyon yan sanayi sektörüne yayılması talep ediliyor. KOBİ tanımına uymayan firmalar, bu desteklerden yararlanamıyor. KYSD Başkanı Murat Özpehlivan, “Tanımın sınırında olanlar arada kalıyor” diyerek, bu durumun sektörde haksız rekabete yol açtığını belirtiyor. Özellikle kriterlerin tam sınırında bulunan firmalar, ciddi mağduriyetler yaşıyor.
Özpehlivan, “Bu desteklerin KOBİ özeline sıkıştırılıp kalmaktansa tüm sektörü kapsayan bir destek mekanizması oluşturulması daha adil olacak” diyerek, sektördeki tüm firmaların desteklenmesi gerektiğini ifade ediyor. KOBİ olarak tanımlanan işletmeler, 250 kişiden az çalışanı olan ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosu 500 milyon TL’yi aşmayan firmalardır.
Konfeksiyon yan sanayi, Uzakdoğu’dan gelen ithal ürünlerin baskısıyla karşı karşıya kalıyor. Özpehlivan, “İthal ürünlere karşı korunmamız gerekiyor” diyerek, yerli üretimin desteklenmesi gerektiğini vurguluyor. Sektör, hazır giyim ihracatında önemli bir rol oynuyor ve yerli ürünlerin ikame edilmesi için acil önlemler alınması gerektiğini belirtiyor.
Özpehlivan, “Bu açıdan özellikle ithal edilen konfeksiyon yan sanayi ürünlerinin haksız rekabet oluşturmaması adına referans fiyat, anti damping ya da koruma önlemi taleplerimizin Ticaret Bakanlığımız tarafından hızlıca değerlendirilmesi gerekiyor” diyor. Sektör, ithal ürünlerin yerini alacak yerli ürünlerin desteklenmesi için bir sistem kurulmasını talep ediyor.
2025 yılının ilk üç aylık verilerine göre, sektörde keskin bir üretim daralması yaşanıyor. Özpehlivan, “Bu kan kaybı ne yazık ki bizlere de atıl kapasite olarak yansıyor” diyerek, üretim kaybının sektördeki firmaları zor durumda bıraktığını ifade ediyor. 2021-2022 yıllarında yapılan bina ve makine yatırımları, bugün karşılaşılan kapasite boşluğunun sebeplerinden biri olarak gösteriliyor.
Yüksek maliyetler ve işçilik giderleri, sektördeki karlılığı olumsuz etkiliyor. Özpehlivan, “Masraflar artık karlılığın önüne geçmiş durumda” diyerek, acil önlemler alınmadığı takdirde tüm sanayi dalları için büyük bir riskin söz konusu olduğunu belirtiyor. Müşterilerin ucuz ülkelere yönelmesi, yerli üreticileri zor bir çıkmaza itiyor.
Merkez Bankası’nın son faiz artışı, sektördeki sıkıntıları daha da artırdı. Özpehlivan, “Halihazırda yüksek faizlerle baş etmeye çalışan sanayicilerimiz bu ilave maliyetle birlikte çok daha zorlu bir sürece girmiş oldular” diyor. Yüksek kredi maliyetleri, sanayicilerin finansal yükünü artırıyor ve sektördeki iyimser havayı bozuyor.
Bu sürdürülemez faiz/kur/enflasyon çıkmazının, sanayicilere sürdürülebilir bir çalışma ortamı oluşturacak akılcı bir finansal iklime dönüşmesi gerektiği vurgulanıyor. Aksi takdirde, sektördeki firmaların ayakta kalması zorlaşacak.
Gümrük vergilerinin 90 gün esnetilmesi, Türk üreticileri için ABD pazarında fırsatlar sunuyor. Ancak Özpehlivan, “Bu bugünden yarına olabilecek bir husus değil” diyerek, ticaret köprülerinin kurulmasının zaman alacağını belirtiyor. Temkinli bir iyimserlik içinde olmak gerektiğini ifade ediyor.
Uzun vadede, Türk üreticilerinin ABD pazarında daha fazla yer alabilmesi için stratejik adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor. Sektör, bu fırsatları değerlendirmek için hazırlık yapmalı ve gerekli adımları atmalıdır.